Bir Mardin Şiiri

TAŞIN VE İNANCIN ŞİİRİ MARDİN

O kadın niye durur Mar Şabil kiisesi önünde
Mar Şabil'in Midyat içinde durduğu gibi...

Şair, sen niye durursun, zaman niye durur
Kalbin yarası, ki candandır bir de hicrandan
Eser hüzün rüzgarı, ne can kalır ne hicran
Mardinim Ben...
Taşın ve İnancın Şiiri

Sokaklarımın labirentlerinde
Günün ve gecenin kanaviçesi
Kiminde ezan sesleriyle dokunur
Kimi zaman çan...

O tünellerin, o sokakların taşları...
O taşların özel bir dili vardır : O dil
Süryani kiliselerinin çan seslerindedir,
Camilerin minarelerinde,
Tavus kuşunu, daireyi kutsayan
Yezidilerin inancında...

O dili konuşan ve anlayanım ben
Mardinim ben...
Taşın ve İnancın Şiiri

Yüzümün bir yanı Deyrulzafaran'dır
Bir yanı Ulu Cami
Ayaklarımın altında uzanır
Mezopotamya.

Doğu'nun ve Batı'nın kervanları
Benim beşiğimde açarlar ipeğin ve
Hayatın, baharatın ve ölümün,
Ketenin ve tütünün sırrının kundağını...

Ben, bedenini kaleler üzere inşa etmiş
Mardin kenti...

Ben taşın ve inancın şiiriyim...
Ben Mardinim çünkü...